images1_10 images2_6 indir_2_13

Tarih gösteriyor ki Araplardaki aşiretlik ruhunun yerine İslamiyet’in yüksek ilkeleri geldiği devirlerde Araplar, İran içlerine, Afrika çöllerine hatta Endülüs içlerine kadar girmiş, zaferden zafere koşmuş, ilmen ve irfanen yükselmişlerdir. Ne zaman ki Cahiliye’nin aşiretlik ruhu İslamiyet’in birlik ruhuna galebe çaldığında Araplar, maddeten hâkim oldukları İranlılara ruhen mahkûm olmuşlardır. Vaktaki İran milliyetçileri yıkılan Sasani saltanatının canlandırılması için İslamiyet’i hurafelerine boğmak maharetini gösterebildiler. O günden itibaren hakiki Müslümanlığın Araplarda inkişaf ettirdiği seciyeler tedricen sönmeye başladı ve söndü.

İslamiyet, Araplarda inkişaf ettirdiği asil seciyeleri Türklerde de nemalandırmıştır. Türklerin İslamiyet’e sokacakları köhne hurafeleri yoktu. Türklerin ehl-i sünnet mezhebini kabul ve müdafaa etmelerinin sebebi bu noktada (hurafesiz, sade, yüksek seciyelerle donatılmış olmalarında) aranmalıdır.

Türklerin dindar olmasını eksiklik olarak gösterenler dinin toplumun bağlarını kuvvetlendirme özelliğini idrak edememişlerdir. Türklerin dindar olması bir eksiklik değil bir meziyettir. Bu seciyeyi öldürmek değil, inkişaf ettirmek gerekir.

Dindarlık seciyesi acaba Anglo-Sakson ve Cermen ırklarında Türklerden daha az mı kuvvetlidir? İngiliz ve Alman milletlerinin ruhi temayülleri, seciyeleri, üstün itibarları, geleneklerine bağlılıkları, aile hayatları tetkik edilirse dindarlık seciyelerinin, ne kadar kuvvetli olduğu görülebilir.

… Selçuklu, Ihşit, Danişment ve Osmanlı Türklerinin ilk devirlerde gösterdikleri yüksek seciyeler ruhlarına uygun saf Müslümanlığın eseri olduğuna şüphe yoktur. Sonraki devirlerdeki sukutlarının sebebi dini mübine uygun olmayan hurafelerin İslam’a girmesindendir.

Türkün istikbalini kurtarmak için ona bir Tanrı yaratmaya çalışan, yeni bir din bulmayı hedefleyen veyahut dinsizliğe teşvik edenler, Türkü ebedi ölüme ve hüsrana sürüklemiş olurlar.

Türkü öldüren, sükût ettiren İslamiyet değil, din kisvesine bürünmüş olan hurafelerdir. Geçmiş hurafeleri ile övünen ve onları bir türlü unutamayan milletlerle karşılaşması, Türklerin saf akidelerini de karıştırmıştır. Bunlar yaygınlaştıkça bu necip ırk, zulmet içinde kalmıştır. Atalet (tembellik) çamuruna sokulmuş, inkıraz çukuruna yuvarlanmaya başlamıştır. Türklere yeni bir hayat vermek için onu hurafelerden kurtarmak, hakiki manasıyla bir Müslüman yapmaktan başka bir çare yoktur. Fıtraten dindar olan Türk dinsiz yaşayamaz. Türkün katili din değil, dinsizlik olacaktır. Türkün geleceğini düşünen, onun için titreyenler, Türkçü, Kürtçü her gün yeni bir maske ile Türkü de Kürdü de izmihlale sürükleyen telkinlerin mahiyetini pek güzel takdir ederler.

Sebilürreşad, C. 16, S. 408-409, 1335, s. 168.