Kıymetli İmam Hatip Gençliği
İçinde bulunduğumuz medeniyet, Mehmet Akif’in deyimiyle “tek dişi kalmış canavar”[1] bize dünyalık için yaşamayı, makam ve çok para kazanmayı en büyük hedef olarak göstermektedir. Televizyonlardaki dizilerde lüks içerisinde yaşayan ve gününü gün eden insanlar, pahalı spor arabalar bizi dünyaya çağırmaktadır. Ancak böyle bir hayat ne Kuran-ı Kerim’in ne de Peygamber efendimizin (SAV) bize tavsiye ettiği bir hayattır. Zira Peygamber efendimiz: “zevkleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikredin”[2] derken, Kuran-ı Kerim: “dünyayı ahirete tercih etmeyi”[3] en büyük manevi hastalıklarından birisi olarak niteler ve yaratılış gayemizin “Allah’a kulluk yapmak”[4] olduğunu vurgular. Bu mesaj sadece İslamiyet’in değil, daha önceki hak din(ler)in de ortak bir mesajıydı.
İnsanlık tarihinde her yüzyılda doğru bildiği dini için yaşayan ve bu uğurda ölümü göze alan topluluklar var olmuştur. Çalışma alanım “Dinler Tarihi” olduğu için size bu konuda öne çıkan farklı bir Hıristiyan gruptan; yani Amişler’den bahsetmek istiyorum.
Dini İçin Yaşayan Bir Topluluk: AMİŞLER
Televizyonlarda Amişler, arabaya binmeyen, teknoloji ve elektrik kullanmayan bir kültürel grup olarak anlatılır. Ancak teknolojinin beşiği olan Amerika’da neden böyle bir hayatı tercih ettikleri konusu çok sorgulanmaz. Neden böyle bir hayatı tercih ediyorlar? Onları böyle bir hayat yaşamaya sevk eden sebepler nelerdir? Sorularını sorduğumuzda cevap olarak karşımıza “dini inanç” unsuru çıkar. Evet, onları bu türlü zorlu şartlar altında yaşamaya sevk eden sebep; din anlayışlarından başka bir şey değildir.
Kısa Tarihi
İsviçre ve güney Almanya’daki Anabaptist hareket mensupları (Kardeşler) 1693 yılında, fikir ayrılıkları nedeniyle Amişler ve Mennoitler olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Kuruldukları yer İsviçre’nin Alsace şehridir. Amiş ismi kilise lideri Jakob Ammann’dan (1644-1730) türetilmiştir.
Amişler, din ve devletin ayrımını savunmuşlardır. Bu sebeple hem Katolik hem de Protestan hükümetler tarafından yargılanmadan yakılarak, başı kesilerek ya da suda boğdurulmak suretiyle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Ancak kendilerine verilen bu cezalar onları inançlarını yaşamaktan alıkoymamıştır. Geceleri toplumdan uzak mekânlarda gizli bir şekilde, hatta bazen mağaralarda bir araya gelerek ibadetlerini yapmışlardır. Kendilerine yapılan işkence ve zulüm dayanılmaz hal alınca Amişler, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’dan Kuzey Amerika’ya göç etmişlerdir. Günümüze Amişler, Amerika’nın yanı sıra Kanada, Karayipler, Orta Amerika ve Meksika’da yaşamaktadır.[5]
Din-Devlet İlişkisi
Amişler’in en temel inancı; dini yaşama konusunda devletin hiçbir söz hakkı olmadığıdır. Bu sebeple sadece dinlerini yaşamaya odaklanmışlardır. Bu inancın bir yansıması olarak devletin tüm kurum ve işlevlerine de katılmazlar. Örneğin devlet memuru olmaz, emeklilik sistemine katılmaz, kamu elektriğini kullanmaz ve devlete vergi vermezler. Aynı zamanda Amişler, öldürmeye karşı çıktıkları için zorunlu askerlik hizmetini yapmaz, onun yerine hastanede çalışmak gibi alternatif hizmetlere katılırlar.
Sosyal Hayat
Amişler deyim yerinde ise “bir lokma bir hırka” anlayışı ile yaşarlar. Bu sebeple onlarda gösterişli hayat yaşamak, moda kıyafetler giymek ve mücevher takmak günahtır. Hatta bazıları, küpe, bilezik ve evlilik yüzüğünü uygun karşılamazlar. Giyimlerinde sadelik ve basitliği benimserler. Kadınlar makyaj yapmaz, süslü olmayan tek renk kıyafetler giyer ve başörtüsü takarlar. Erkekler resimde görüldüğü üzere basit giyinir, hasır şapka takar, sakal bırakır ancak bıyık bırakmazlar. Amişler’in evlerinde televizyon, internet, cep telefonu ve çamaşır makinesi yoktur. Fotoğraf çektirmeyi uygun karşılamazlar. Araba yerine resimdeki buggy denen “at arabasına” binerler.
Amişler çocuklarını ilköğretime gönderirler. 8 yıllık eğitimden sonra çocukların lise ve üniversite eğitimi alması yasaklanmıştır. Çünkü onlara göre bir insanı Tanrı’nın yanında değerli kılacak şey; çok okumak, diploma ve makam sahibi olmak değil, Tanrı’nın razı olacağı bir hayat yaşamaktır.
Amişler’de ahlâklı ve erdemli yaşamak çok önemlidir. Bu sebeple yalan söylemek, anne-babaya itaatsizlik, hırsızlık ve zina büyük günahtır. Ayrıca onların çoğunluğu içki içmez ve sigara da kullanmazlar. Amişler aileye çok önem verirler. Boşanma hoş karşılanmaz. Çocuklar, Tanrı’nın bir hediyesi kabul edildiğinden, kürtaj ve doğum kontrolü yasaktır. Çocuk sayıları 5 ile 10 arasındadır.
Ülkemizden çok uzakta olan ve dini yaşamak uğruna birçok zulme maruz kalan böyle bir dini grup, biz Müslümanlara dini yaşamanın her toplum için hayati derecede önemli olduğunu hatırlatmaktadır.
Türkiye’de yaşayan bir misyonere dinini anlatman ve bu uğurda her türlü hakarete maruz kalman karşılığında Tanrı’dan beklentin nedir? diye sorulduğunda şu çarpıcı cevabı vermiştir: “Tanrı’nın bana verdikleri karşısında benim yaptıklarımın hiçbir değeri yok ki”. Onun insanı derinden etkileyen bu cevabına karşılık ben de soruyorum: Allah’ın bize verdiği; akıl, kalp, göz, beden, hayat ve aile nimetleri karşısında onun için veya ebedi hayatımız için gerçekten ne yapıyoruz?
[1] “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar? (Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı).
[2] Hadis-i Şerif, Tirmizi, Zühd: 2; Nesâî, Cenâiz, 3; ibn Mâce, Zühd, 31; Hâkim, el-Müstedrek, 4/321.
[3] “Onlar ki, dünya hayatını (severek) âhirete tercih ederler; (insanları) Allah yolundan çevirirler ve onun eğrilmesini isterler. İşte bunlar, çok büyük bir sapıklık içindedirler” (İbrahim Suresi 3. ayet).
[4] “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat Suresi, 56. ayet).
[5] Bkz. Resul Çatalbaş, Radikal Reformistler: Hıristiyanlıkta Anabaptist Hareket, Ankara: Berikan Yayınları, 2015, ss. 90-95.
Not: Bu yazı Muğla İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’nin (MİHDER) yayını olan SANCAK dergisi için kaleme alınmıştır.
Amişler ile ilgili daha fazla akademik bilgiye “Radikal Reformistler: Hıristiyanlıkta Anabaptist Hareket” adlı kitabımdan ulaşabilirsiniz.